DOĞUM SIRANIZIN EVLİLİĞİNİZİ ETKİLEDİĞİNİ BİLİYOR MUYDUNUZ?
Ünlü psikolog ve teorisyen Alfred Adler’e göre doğum sırasının insan kişilik ve psikolojisi üzerinde oldukça büyük etkisi vardır. Çünkü yaşamda oynadığımız rol aslında ailede öğrendiğimiz rolümüzle çok yakından ilgilidir.

Bireysel psikolojiye göre; en büyük çocuk genellikle ilginin odağında olmuştur. Ailenin ilk göz ağrısıdır. Ancak ilk çocuklar denektir, anne-babanın acemiliğinin geçtiği daha doğrusu anne babalığın öğrenildiği çocuklardır. İkinci anne baba gibidirler. Hiç çocuk olamazlar. Bağımlı olmaya, çok fazla çalışmaya ve hep önde olmak için çaba göstermeye eğilimlidirler. Bencildirler, liderdirler aynı zamanda sorumluluk sahibidirler.
Ortanca çocuklar, daha hoşgörülü, daha az kaygılı bir tutumla ele alınır. Beklentiler ve bunun sonucu, ilk çocuğa yapılan baskılar azalmıştır. Daha az kollanan çocuk da kendi doğrultusunda gelişme olanağını daha kolay bulur. Çevreye daha kolay uyar, daha çabuk arkadaş edinir. Ablanın ya da ağabeyin kıskançlığını çekerek büyüdüğü için, daha girgin ve girişken olur. Kendisini kendinden büyük ve küçük kardeş arasında sıkışmış hissedebilir.
Küçük kardeş ise ailenin bebeğidir, hiç büyümez. Aile de onu gözünde hiç büyütmez. Büyüdüğü zamanda hep çevresinin kendisine ilgi göstermesi gerektiğini düşünür. Kısacası, sorumsuz, şımarık ve müsriftirler.
Burda akla gelen soru şudur; bunların evliliğe etkileri nasıl olabilir?
Şöyle ki; kardeş sıralamasında büyük olan çocuklar evlendiğinde; sürekli rol çatışması olacak, çoğu zaman kendilerinin bile anlayamadığı nedenlerden dolayı sık sık çatışma yaşanacak ve kavga edeceklerdir. Çünkü her ikiside yetiştikleri gibi davranıp aile yönetiminde her türlü sorumluluğu almak isteyeceklerdir. Yani her ikiside lider olmak isteyecektir.
Kardeş sıralamasında en küçük olan iki kişi evlendiğinde de yine sık sık çatışmalar çıkacaktır. Bu seferde her iki eş sorumluluk almaktan kaçınacak ve sürekli olarak birbirlerinden bekleyecekleri için sorun yaşayacaklardır.
En iyi uyumun görüldüğü evlilikler isebüyük çocukla küçük çocuğun evlendiği evliliklerdir. Eşler edindikleri rollere uygun davrandıklarından aralarında daha az çatışma çıkacaktır.
Peki tek çocuk olan biriyle evlenildiğinde durum ne olur? Adler’e göre en çok dikkat edilmesi gereken kişiler bunlardır. Zira tek çocuğun en temel özelliği paylaşmayı pek bilmemeleri ve herşeye tek başına sahip olmak istemeleridir. Hele de sürekli anne-baba tarafından korunuyorsa ileride de bu tür davranışları çevresinden bekleme eğilimindedirler. Özellikle en büyük çocukla tek çocuk evlendiğinde tabiri caizse ‘’felaket’’ olabilir.
Kardeş sırasını göz önünde bulundururken akıldan çıkarılmaması gereken bir husus vardır. Bazen kronolojik sıra ile psikolojik sıra yer değiştirebilir. Tüm aileyi ilgilendiren ölüm, boşanma, iflas vb. travmatik olaylar esnasında kardeşlerin rol değişltirmeleri söz konusu olabilir. Küçük çocuk evin tüm sorumluluğunu alabilir ya da büyük çocuk sorumluluktan kaçtığı için bütün yük ona kalabilir. Bu durum ancak aile dinamikleri incelenerek anlaşılabilir.
Bazen de kardeşliğin ortadan kalktığı durumlar vardır. Ebeveynlerden birinin ölümü ya da evi terk etmesi durumunda en büyük çocuk onun yerine geçer. Örneğin, ‘Artık evimizin babası sensin’ denir ve çocuk anneyle duygusal bir evlilik yapmış olur. Bu çocuğun bir daha kendi olma şansı olmaz. Hatta evlilik yaşamında mutlu olma şansı da çok düşüktür.
Kardeş sırası her türlü iletişimde ve insanlar arası ilişkide yaşam boyu önemli bir belirleyicidir. Yeter ki eşler kendi aralarındaki iletişim çatışmalarında bu durumun farkında olsunlar.
İlknur ÖZHAN